Özcan’ın eski genel başkan Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri başını yaktı
CHP MYK oy birliği ile aldığı kararla Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı kınama cezasıyla cezalandırmak üzere Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti.
MYK’NIN MASASINDA PEK ÇOK KONU VARDI
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. Parti genel merkezindeki toplantı, saat 16.30’da başladı. Parti kaynaklarından alınan bilgiye göre, MYK toplantısında, perşembe günü eğitim politikalarına yönelik düzenlenecek 24 saatlik basın açıklamasının detayları, cuma günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapılacak ziyaretin hazırlıkları, ay içerisinde Şam’a yapılması planlanan ziyaret, eylül ayındaki tüzük kurultayı hazırlıkları, etkinlik takvimi, emekli ve memur aylıkları ile asgari ücret ve dış politikadaki gelişmelerin masaya yatırıldı.
TANJU ÖZCAN DİSİPLİNE SEVK EDİLDİ
Bir gazeteci tarafından CHP Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımların sorulması üzerine Yücel, “Bugün MYK toplantımızın gündem maddelerinden biri de buydu. Tanju Özcan’ın MYK’nın oy birliği ile almış olduğu kararla; tüzüğümüzün 68/3-C maddesi uyarınca ‘kınama’ cezası ile cezalandırılmak üzere Yüksek Disiplin Kurulu’na sevkine karar verilmiştir” cevabını verdi.
İZMİR’DEKİ FECİ OLAY
Yücel, İzmir’de meydana gelen sağanak yağışın ardından elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden 2 vatandaşın hayatını kaybetmesine ilişkin meydana gelen olayda kusur ya da ihmali olanların titizlikle araştırılması ve yargı önünde hesap vermesi gerektiğini dile getirdi.
Yücel’in açıklamalarından öne çıkan diğer satır başları şöyle;
“Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden tam 8 sene geçti. O gece; devletin silahları FETÖ’cü hainler tarafından vatandaşlarımıza doğrultuldu. Devletin uçakları, tankları, milletimizin üzerine, TBMM’ye bombalar yağdırdı… 251 vatandaşımız FETÖ’cü hainler tarafından şehit edildi, 2 bin 194 vatandaşımız gazi oldu.
Birilerinin sınırsız iktidar hırsı Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Emniyet Teşkilatında, Adliye’de, Milli Eğitimde ve devletin daha birçok kurumunda ağır bir tahribata ve toplumda on yıllar boyu tamir edilmesi mümkün olmayan ağır bir travmaya neden oldu.”
Vatandaşlarımızın canına, milletimizin egemenliğine, demokrasimize ve anayasal düzenimize kast ederek darbe girişiminde bulunan hainler kadar, o hainlerin devletin kılcal damarlarında yuvalanmasına izin vererek 15 Temmuz’a göz yumanlar ve zemin hazırlayanlar da suçludur. ‘Ne istediler de vermedik’, ‘Dön artık bitsin bu hasret’, ’15 Temmuz Allah’ın bir lütfudur’ diyenleri unutmadık. Fetullah Gülen’i ‘Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir’ diyerek TBMM kürsüsünden övenleri unutmadık. Gazetecileri, siyasileri, akademisyenleri, bu ülkenin aydınlarını, Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu şerefli, haysiyetli, vatansever ve Atatürkçü subaylarını Silivri zindanlarına mahkûm eden Ergenekon, Balyoz, Askeri casusluk gibi kumpas davalarına alkış tutanları unutmadık.”
“ÇIKARILAN HER KHK CADI AVINA DÖNDÜ”
Darbe girişiminin hemen ardından, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen, 7 kez uzatılan, tam 2 sene süren OHAL süreci başladı. OHAL sürecinde Türkiye’de büyük bir hukuk katliamı yaşandı. Darbecilerle mücadele için çıkarılan her KHK, muhalif düşünen herkesi darbeci diye yaftalayan bir cadı avına dönüştü. Üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen devletin en önemli kurumlarının başında hala FETÖ bağlantısı olan kişilerin olduğunu, on binlerce masum insanı günah keçisi yapan AKP iktidarının, bu süreci hukuk dışı yönettiğini bir kez daha görüyoruz.
Başta Cumhuriyet Halk Partisi, olmak üzere bu yanlışa yanlış diyen herkes, darbeyle ve darbecilerle mücadeleye karşı olmakla suçlandı. Daha da ileri gidildi, darbeci olmakla suçlandı. OHAL boyunca, iki yılda toplam 36 KHK yayınlandı. Çıkarılan KHK’lar darbe ile mücadeleden o kadar uzaktı ki evlilik programları bu KHK’lar ile yasaklandı, kış lastiğine dair düzenlemeler bu KHK’lar ile yapıldı. Milletvekilimiz Enis Berberoğlu işte bu dönemde tutuklandı. Selahattin Demirtaş OHAL döneminde tutuklandı. Kayyım süreçleri OHAL döneminde başladı. Cezaevindeki gazeteci sayısında Türkiye, dünyada bir numaraya yükseldi. Cezaevlerinde yaşanan işkence ve kötü muamele olaylarını tüm dünya duydu. 130 binden fazla kişi, çıkarılan KHK’larla kamudaki görevlerinden ihraç edildi.
“POLİS DEVLETİN POLİSİDİR AMA O DEVLET’İN DEĞİL”
“Kışlaya siyaset girdiğinde neler olduğunu 2016’da acı bir şekilde tecrübe ettik. Şimdi bir kez daha söylüyoruz, TSK, Türk milleti için kutsal ve dokunulmazdır. Ne zaman bir şehit haberi alsak, 85 milyon yurttaşımız, bu acıyı yüreğinin en derininde yaşar. Biliriz ki, asker herkesin askeri… Fakat 2 gün önce Özel Harekat Daire Başkanı Süleyman Karadeniz’in bir siyasi parti liderinin elini öpmesi, üstelik bu yakışıksız hareketi üzerinde kamuflajıyla yapması toplumu rahatsız etti.
İnsan ‘Neden?’ sorusunu sormaktan kendini alamıyor. Bazı meslekler vardır ki, kafanıza göre hareket edemezsiniz. O üniforma bize, bu vatan için can vermiş evlatlarımızı hatırlatıyor. Bu şekilde görmek istemezdik. Büyük bir talihsizlikti. Herkesin siyasi görüşü olabilir, herkes bir siyasi partiye, lidere sempati duyabilir, gönül verebilir. Bunu anlarız, bu hiçbirimizi ilgilendirmez ama devletin silahlı gücünü temsil eden, devletin üniformasını giyen bir kişi, bir siyasi parti liderinin elini öpüyorsa, bu durum en basitinden, onun bu makamın ağırlığını, önemini, ciddiyetini kavrayamadığı gösterir.
Nasıl ki Yargıtay Başkanı, Erdoğan’la çay topladığında bunu doğru bulmadıysak, ‘asker, polis, bürokratlar, yargın mensupları… Bunlar iktidarın değil devletin görevlileridir’ dediysek bugün de aynı noktadayız. Polis de devletin polisidir ama o Devlet’in değil!”
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU
Mecliste yoğun bir gündem var. Öğretmenlik Meslek Kanunu, 9’uncu yargı paketi, ve kamuda tasarruf önlemleri Meclis’in gündeminde… Yine, uzun bir süredir konuşulan sokak hayvanları ile ilgili teklifin komisyon süreciyse bugün başladı.
Bütün bunların içinde; vatandaşın en önemli gündemi ve sorunu olan hayat pahalılığına hangisi çözüm getiriyor, ekonomik sıkıntıları biraz olsun hangisi hafifletiyor diye sorarsanız hiçbirisi. AKP, Öğretmenlik Meslek Kanunu diye öyle bir kanun teklifi getirdi ki… Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir teklif…
Öğretmenlik unvanını gasp eden, insan yetiştirmek gibi son derece önemli bu mesleği itibarsızlaştıran, eğitimcilere ‘sözde’ eğitim vermeyi yasalaştırmaya çalışan bu teklife sonuna kadar direneceğiz. Yarın saat 10.00’da Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in katılımıyla, ‘Eğitim Maratonu’na başlıyoruz.
Okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim, yüksek öğretim, mesleki eğitim, laik ve bilimsel eğitim, nitelikli ve kamusal eğitim, müfredat, atanmayan öğretmenler ve Öğretmenlik Meslek Kanunu gibi… 24 ayrı başlıkta, partimizin eğitimin can alıcı başlıklarındaki tutumunu, alanda çalışan uzmanların, akademisyenlerin görüşleri ve sendikaların çalışmalarıyla hep birlikte belirleyeceğiz.
“TARİKAT SEVDALISI YUSUF TEKİN”
“Eğitim demişken, Milli Eğitimi Atatürkçü ve laik çizgiden uzaklaştırmak için her yolu deneyen; öğretmenleri, öğrencileri ve velileri yok sayan, tarikat sevdalısı Yusuf Tekin, CHP’nin laiklik anlayışını eleştirmiş. Bana bak Yusuf Tekin! CHP’nin adını ağzına alırken, en az iki kere düşüneceksin. Laikliği ağzına alırken az iki kere düşüneceksin. Laiklik kim, sen kim? Sen ancak tarikatları bilirsin, sen ancak yobazlığı bilirsin, sen ancak küçücük körpe beyinleri, bağnaz düşüncelerle doldurmayı bilirsin, sen ancak laik eğitimin altına dinamit koymayı bilirsin. Eğitimi Atatürk ilkelerinden, laik ve çağdaş bilim ve eğitim esaslarından saptırdığında her seferinde karşında bizi bulacaksın.”